Blogumuz için bir giriş
Gygaia Projeleri
Bu gönderi ile 2014 yılı serimiz “Haftanın Sesleri”, Gygaia Projeleri’nin faaliyetleri hakkındaki haberleri daha popüler bir formatta yaymanın bir yolu olarak başlıyor. Bu yıl şimdiye kadar yapılan çalışmalar, Merkez Lidya Arkeolojik Yüzey Araştırması kapsamında gerçekleşen jeofizik araştırmasını ve Kaymakçı Arkeolojik Projesi ile ilgili bir dizi faaliyeti içeriyor. Haftanın Sesleri için, proje katılımcılarından araştırma programımızı oluşturan çeşitli faaliyet alanlarıyla yaptıkları görüşmelere ve ziyaretlere dayanan kısa fotoğraf-raporları yazmalarını istedik. Bu haftanın gönderisi kazı başkanlarından ve ekip liderlerinden geliyor.
Konaklama ve Beslenme
Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, Tekelioğlu’nda küçük bir topluluk olarak yaşıyoruz. Bu yaz sezonunda 300 kişilik Tekelioğlu nüfusunun % 10’unu (30 kişi) oluşturuyoruz. Ekip üyelerimiz, merkezi konumdaki faaliyet alanımızda yer alan iki laboratuvar (restorasyon ve çevre arkeolojisi için “kirli” bir laboratuvar ile seramik çalışma alanı) ve mekansal modelleme ve GIS araştırmaları gibi mimari çalışmaların yapıldığı stüdyoda çalışmaktadır. Ayrıca tam kapasite çeşitli kiralık evlerde konaklanılmaktadır. Artık bir araştırma ve eğitim merkezinin inşasını dört gözle bekliyoruz – planları devam ediyor!
Aşçılarımız işimizi yine kolaylaştırıyorlar. Ekmeğimiz, tesis bünyesindeki toprak fırınlarda pişiriliyor ve tüm meyve sebzelerimiz yine yumurtalar gibi çiftlikten taze geliyor. Her zaman olduğu gibi, çevredeki tarlalardan gelen zeytinler ve sızma zeytinyağı favorimiz!
“GygaiaNet”: Gerçek zamanlı 3D kayıt için güneş enerjisi çözümü
Chris Roosevelt
Kaymakçı’da kazı çalışmalarının başlamasıyla birlikte proje olarak, arkeolojik alan kaydının verimliliğini artırmak için lazer tarama ve fotogrametrik nokta-bulut verilerini (point-cloud data) kullanarak neredeyse gerçek zamanlı dijital model görüntülerine işleyen entegre bir kayıt çözümü oluşturuldu. Bu sistem için en temel gereklilikler kazı alanı ile laboratuvarlar arasında güçlü bir kablosuz bağlantı ve ona güç sağlayacak bir elektrik sistemiydi. “GygaiaNet” adını verdiğimiz bu sistemin uygulaması, noktadan noktaya (Point-to-Point) kablosuz sistemi ve ona güç sağlamak için fotovoltaik (PV) sistemin kurulumunu içermektedir.

Sinyal, Tekelioğlu’ndaki merkez çalışma binamızın 3. katındaki bir antenden ışınlanarak 6 km uzaklıktaki Kaymakçı’ya ulaşmaktadır.

Alıcı anten, Sinan Ünlüsoy (Kazı Başkan Yardımcısı) ve Peter Cobb (Bilgi İşlem Başkan Yardımcısı) arasında, dört rakamı şeklindeki kablosuz-PV direğinin uzun çubuğunun üzerindedir. Tekelioğlu köyü Peter ile araba kapısı arasındaki göl kıyısında olduğunu belirtmemizle bu bilgi size referans olabilir.

Salihli’den bir ekip PV sistemini kurdu.

Kablosuz-PV direği, güçlü rüzgarlara karşı tampon görevi yapmak için gergi telleriyle sabitlenmiştir. Bu merkezi noktadan, elektrik ve fiber optik kablolar sinyali üç yönde (zemin boyunca sol ve sağdan görülebilen) her bir kazı alanının yakınındaki kablosuz erişim noktalarına taşımaktadır.
Yerel bir hava durumu istasyonu (yerel rüzgarların ne kadar güçlü olduğunu görmek için) ve alanın korunmasını izlemeye yardımcı olacak bir kablosuz güvenlik kamerası kurduğumuzda sistem tamamlanmış olacak!
Buluntu Laboratuvarı
Peter Cobb
Kaymakçı’daki her bir konteksti kazdıkça, Tunç Çağı kültürüne ait büyük miktarda maddi kalıntı ortaya çıkıyor. Seramik kâseler veya hayvan kemikleri gibi günlük kullanıma ait nesnelerin yanı sıra metal, taş veya diğer malzemelerden yapılmış özel nesneler de buluyoruz. Bunları topladıkça “numune” haline geliyorlar ve Tekelioğlu’ndaki çalışma merkezimize getiriliyorlar. Burada bunları türlerine göre ayırıyor, fotoğraflarını çekiyor ve önemli analitik verileri merkezi veri tabanımıza kaydediyoruz. Ayrıca, dünyanın herhangi bir yerinden incelenebilmeleri için bazı nesnelerin dijital 3 boyutlu modellerini oluşturmak üzere taşınabilir bir masaüstü lazer tarayıcı kullanmaya başladık. Geçmişte kullanılan nesnelerle ilgili tüm bu verileri toplayarak, insanların binlerce yıl önce nasıl yaşadıklarını anlayabiliyoruz.


Jeofizik Araştırmaları
Dominique Langis-Barsetti
Kaymakçı’da kazı sezonuna hazırlık olarak elektriksel direnç araştırması devam etti.

Elektriksel direnç araştırması, mobil ve uzak sondaların düzenli aralıklarla zemine sokulması ve özel ekipman kullanılarak tamamlanan devrenin direncinin ölçülmesiyle gerçekleştirilir. Bu şekilde toplanan veriler yer altındaki arkeolojik alanların bir görüntüsünü işler (sol üst köşe).

Analizlerin çoğu genellikle laboratuvarda yapılsa da, veriler gerektiğinde sahada kontrol edilebilir.

Elektrik direnci için toprak neminin iyi olması tercih edilir, ancak daha kuru ve daha sert topraklar zor olsa da yine de incelenebilir.
Konservasyon
Caitlin O’Grady
KAP kazı sezonunun ilk haftasında, konservasyon ekibi üyeleri yeni laboratuvar alanını düzenlediler ve kazı sezonunda kullanılmak üzere mikro kimyasal malzeme karakterizasyon testleri ve karışık yapıştırıcılar hazırladılar. 2013 yüzey araştırması sezonunun sonundan bu yana çeşitli koşullara maruz kalan deneysel harç ve sıva karışımları, ekip üyeleri tarafından durum, dayanıklılık ve aşınma özellikleri açısından değerlendirildi. Çoğunluğu çok iyi durumdaydı ve alanda kerpiç ve taş işçiliğinde kullanılmak üzere seçilen reçeteler belirlendi.



Çevresel Arkeoloji
John (Mac) Marston
2014 sezonunun ilk haftasında, bulunduğumuz mevsime ait olmayan soğuk ve yağışlı havaya rağmen, çevresel arkeoloji ekibi laboratuvarlarını kurdu. Buraya yeni bir yüzdürme tankının inşası için yer ayarlandı ve karşılaştırmalı bir koleksiyon oluşturmaya başlamak için köyde hayvan kemikleri araştırmaya başlandı. Yüzdürme (flotasyon), antik bitki kalıntılarının arkeolojik topraklardan ayrıldığı bir süreçtir. Toprağı temizlemek ve bitki kalıntılarını (esas olarak tohumlar) toplamak için bir su kaynağı, pompa ve tank gereklidir. Arkeolojik alanlardaki hayvan kemiklerini tanımlamak için, kazı sırasında bulunan kemik parçalarını ve alanın yakınında yaşayan hayvanların iskeletleriyle (böylece modern ve yerel bir karşılaştırma koleksiyonuna da sahip oluyoruz) karşılaştırıyoruz. Bunun için öncelikle modern hayvan iskeletlerinde kalan yumuşak dokuyu doğal çürüme yoluyla çıkarmak için dikkatlice gömüyoruz.

