Antik hayvan kalıntılarının incelenmesi olan zooarkeolojiye yaklaşımımız, insanlar, hayvanlar ve tabiat arasındaki yakın ilişkileri araştırmaya dayanıyor. Hitit metinleri ve Osmanlı kayıtları gibi arşiv kaynaklarından hayvan tarihi ile ilgili zengin bir kaynağa sahibiz. Kaymakçı’da çalışan araştırmacılar, domuz, keçi, koyun, sığır, gibi evcilleştirilmiş hayvanlardan tavşan, geyik, balık, kuş gibi yabani ve ayrıca büyük kediler, ayı ve hatta su aygırı/balina gibi vahşi ve egzotik türleri de çalışmaktadır. Ek olarak, araştırmacılar Yörük kültürü ve “dağ halkı” gibi yaylacılık kültürünün bölgedeki önemini de araştırmaktadır. Son olarak, 20. yüzyılın ortalarından bu yana yemek kültürünün yaşadığı değişen kalıplara ve küreselleşmenin akışından kaynaklanan değişikliklere de çok meraklı olan araştırmacılarımız, insan-hayvan ilişkilerini anlamak için sistematik ve detaylı bir şekilde çalışmaktadır.
Araştırma Merkezi Tasarımı
Araştırma merkezi, yaz aylarında Kaymakçı yakınlarında faaliyet gösteren arkeolojik ekibe ev sahipliği yaparak, Manisa’nın Gölmarmara ilçesine bağlı Hacıveliler Köyü yakınlarında yer almaktadır. Marmara Gölü’ne bakan kompleks, yatakhaneler, mutfak ve yemek odası, çeşitli projeler için çalışma odaları ve laboratuvarları içeren farklı binalardan oluşmaktadır. Tim Frank tarafından tasarlanan tesisin mimarisi, yerel çevre ile bütünleşmektedir. Tasarımdaki bu “performans” yaklaşımı, Tim’in sıcaklık ve ısıyı korumak için arazinin çeşitli unsurlarını, özellikle kuzey yaz rüzgârını ve ılık sabah güneşini kullanmasına izin vermiştir. Binalar ve yüksek tavanlar arasındaki çıkıntılar ve geçitler, öğleden sonra ve akşamları yaz rüzgârlarıyla hava dolaşımına izin vermektedir. İlkbaharın başlarından sonbahara kadar, cam pencereler pasif ısıtma için güneş ışığını yakalamaktadır. Tim, tasarımlarının her birini hesaplamalı akışkanlar dinamiği kullanarak test etti. Ek olarak, disiplinler arası bir ekibin ihtiyaçlarını karşılamak için kişisel, ortak ve çalışma alanları tasarlamak için tüm ekip üyeleriyle de yoğun bir şekilde çalıştı.
Peyzajlar
Merkez Lidya Arkeolojik Yüzey Araştırması (CLAS) başladığında, araştırmanın temeli “peyzajlar”—bir bölgenin bütününe yaklaşım—kavramı çevresinde atılmıştır. Kavramsal anlayışlardan tabiatın fiziksel dönüşümüne kadar zaman içinde meydana gelen değişim, toplulukların ev ve bölge kavramlarına nasıl atıfta bulunduklarına dair fikirlerin değişmesine neden oldu. Yerleşik topluluklardan yaylacılığa, insan mirasının gelip geçtiğine dair zengin anlatılar bu bölgeyi tanımlamaktadır. Araştırmaya olan ilgimizin temelinde Bozdağ havzasındaki ormanlar ve göllerden, uçsuz bucaksız Gediz Nehri ovasından, birçok nehirden (Gediz ve Alaşehir başta olmak üzere), büyük Marmara Gölü’nden, batı ve kuzey dağlarının yaylalarından, bu çevrenin içinde ve etrafında şekillenen miras katmanlarıdır.
Marmara Gölü – Gygaia Limne
Gygaia Projeleri kapsamında yürütülen araştırmaların çoğu Marmara Gölü odağında gerçekleşmiştir. Ne de olsa projenin adı buradan gelmektedir. Bizim göle dair araştırmalarımız 10,000 yıl öncesinden günümüz iklim sorunlarına kadar geniş çaplı bir zaman dilimini kapsamaktadır. Göl havzasının kuzeyi boyunca yer alan doğal kaynaklar, özellikle de Akpınar kaynağı, tarih boyunca muhtemelen küçük de olsa bir su kütlesini korumuştur. Kış yağmurları ve yüzey akışları da bu su kütlesini güçlendirip, beslemiştir. Buna rağmen, sıcak ve kurak yazlar gölün çevresinde büyük dalgalanmalara sebep olup, tarih boyunca gölü kısmen de olsa kuruttuğu bilinmektedir.
Şüphesiz ki, göl, sığ olup (en derin noktası 6 metredir) çok geniş bir alana yayılmıştır. Dinamik su kütlesi, bu sebeple, mevsimsel ve iklimsel rejimlerle değişip, bölgenin dini ve manevi bir bileşeni olarak büyük ilgi görmüştür. Ancak bu hassas doğal tabiat, tarih boyunca ve günümüzde de insanlar tarafından değişikliğe uğratılmaktadır. Bizler, göle yapılan ilk müdahaleden günümüzde yapılan Gördes ve Demirköprü barajlarına kadar uzanan bu tarihi araştırmaktayız.
Göl ile ilgili devam eden proje ve araştırmalar, Tunç Çağı yerleşimi olan Kaymakçı’nın arkeobotanik ve zooarkeolojik koleksiyonları ile bitki ve hayvan kalıntısı araştırmaları; hala süregelen biyolojik çeşitlilik araştırmaları, göl ile ilgili ritüel kültürü, paleotopografik karot alma, tortu DNA’sı, ilkim rekonstrüksiyonları, ve sadece bölgenin yerel önemini değil 18. yy’daki bölgesel önemini de vurgulayan ve sonraki dönemlerde sulak arazi yönetim politikalarını gösteren detaylı Osmanlı arşiv incelemelerinden oluşmaktadır.
DNA: Antik ve Sediman DNA Çalışmaları
Antik DNA çalışmalarının kapsamı, Kaymakçı’daki kazılardan elde edilen arkeobotanik materyalin genetik karakterizasyonlarını ve Marmara Gölü havzası, sırt ve yaylaları ile Gediz ovasını kaplayan alanlardan alınan tortuları incelemeyi amaçlamaktadır. Buradaki amaç, tarih öncesinden bugüne, genellikle evcilleştirme nedeniyle meydana gelen genetik değişiklikleri değerlendirmektir.
Antik (aDNA) ve Sediman DNA (sedaDNA) araştırma grubunun ana hedefleri aşağıdaki gibidir: i) kontrollü kazılar sonucu genomik çalışmalarda kullanılmak üzere yüksek kaliteli antik DNA elde etmek için kömürleşmiş tohumları (örneğin buğday, arpa, nohut, darı ve üzüm) toplamak; ii) evrimsel değişiklikler için agronomik açıdan önemli gen bölgelerini ve tarımsal bitkilerin antik DNA’sının agronomik karakterini taramak ve bunları çağdaş akrabalarıyla karşılaştırmak, böylece bu çalışma, hasat edilen bitkilerdeki değişiklikleri, özellikle de antik türlerden diğerine genetik varyasyonu anlayacak ve gelecekteki tarımsal faaliyetlere ışık tutacaktır; iii) Marmara Gölü Havzası ve Gediz ovası boyunca stratejik olarak yerleştirilmiş bir dizi sediman çekirdeğinden çıkarılan sedaDNA’nın genetik analizi yoluyla bölgenin tarım ve bitki örtüsü hakkında bilgi edinerek, mevcut bitkilerin nüfus dinamiklerini incelemek ve böylece belirli mahsullerin geçmiş ve mevcut yetiştirme süreçleri hakkında önemli sorulara cevap verebilmektir.
Arkeobotani
Arkeobotaniye—antik botanik kalıntıların çalışılmasına—yaklaşımımız, toplumların çevreleri ile nasıl etkileşimde olduğunu araştırmaktır. Bizler sadece insanların ne yediklerini değil, insanların hayvanlarını beslemek için yetiştirdiklerinde araştırıyoruz. Uzmanlarımız ayrıca, tarım stratejileri ve yemek kültürlerini anlamak, yabani ve ekili bitkilerin geçmiş ve tıbbi uygulamalardaki günümüz rolünü anlamak ve bahçecilik faaliyetlerini anlamak için eski metinleri araştırıyorlar. Bu verileri geçmiş çevreyi yeniden yapılandırıp anlamak için kullanıyoruz. Kaymakçı kazılarındaki sediman örnekleri tüm kontekstlerden alınmaktadır -dolgular, tabanlar, ocaklar… Sonrasında yüzdürme işlemi ile genellikle kömürleşmiş botanik kalıntıları toplayıp, laboratuvarlarda tanımlanmaktadır. Daha sonrasında ise, stabil karbon (δ13C) ve azot (δ15N) izotop analizleri ve antik DNA çalışmaları gibi çok daha detaylı analizler yapılmaktadır. Araştırma ekibimiz mevsimlik çeşitli sebze ve meyve tüketimi ve araştırma merkezimizdeki ağaçlardan elde edilen doyurucu miktarda zeytinyağı içeren yiyecekler ile mümkün olduğunca yerel yemekler yiyerek sürdürülebilir uygulamanın da parçası olmaktadırlar. Buna ek olarak, araştırma merkezimizde meyve bahçesi ve bostanımız bulunmaktadır.