Kategori: Mekânlar

Mekânlar

Araştırma Merkezi Tasarımı

Araştırma merkezi, yaz aylarında Kaymakçı yakınlarında faaliyet gösteren arkeolojik ekibe ev sahipliği yaparak, Manisa’nın Gölmarmara ilçesine bağlı Hacıveliler Köyü yakınlarında yer almaktadır. Marmara Gölü’ne bakan kompleks, yatakhaneler, mutfak ve yemek odası, çeşitli projeler için çalışma odaları ve laboratuvarları içeren farklı binalardan oluşmaktadır. Tim Frank tarafından tasarlanan tesisin mimarisi, yerel çevre ile bütünleşmektedir. Tasarımdaki bu “performans” yaklaşımı, Tim’in sıcaklık ve ısıyı korumak için arazinin çeşitli unsurlarını, özellikle kuzey yaz rüzgârını ve ılık sabah güneşini kullanmasına izin vermiştir. Binalar ve yüksek tavanlar arasındaki çıkıntılar ve geçitler, öğleden sonra ve akşamları yaz rüzgârlarıyla hava dolaşımına izin vermektedir. İlkbaharın başlarından sonbahara kadar, cam pencereler pasif ısıtma için güneş ışığını yakalamaktadır. Tim, tasarımlarının her birini hesaplamalı akışkanlar dinamiği kullanarak test etti. Ek olarak, disiplinler arası bir ekibin ihtiyaçlarını karşılamak için kişisel, ortak ve çalışma alanları tasarlamak için tüm ekip üyeleriyle de yoğun bir şekilde çalıştı.

Ekip Sorumluları

Tim Frank, Kennesaw State Üniversitesi

 

Peyzajlar

Merkez Lidya Arkeolojik Yüzey Araştırması (CLAS) başladığında, araştırmanın temeli “peyzajlar”—bir bölgenin bütününe yaklaşım—kavramı çevresinde atılmıştır. Kavramsal anlayışlardan tabiatın fiziksel dönüşümüne kadar zaman içinde meydana gelen değişim, toplulukların ev ve bölge kavramlarına nasıl atıfta bulunduklarına dair fikirlerin değişmesine neden oldu. Yerleşik topluluklardan yaylacılığa, insan mirasının gelip geçtiğine dair zengin anlatılar bu bölgeyi tanımlamaktadır. Araştırmaya olan ilgimizin temelinde Bozdağ havzasındaki ormanlar ve göllerden, uçsuz bucaksız Gediz Nehri ovasından, birçok nehirden (Gediz ve Alaşehir başta olmak üzere), büyük Marmara Gölü’nden, batı ve kuzey dağlarının yaylalarından, bu çevrenin içinde ve etrafında şekillenen miras katmanlarıdır.

Ekip Sorumluları

Christina Luke, Koç Üniversitesi Chris Roosevelt, Üniversitesi

 

Kaymakçı Kazıları

Kaymakçı Arkeoloji Projesi, Marmara Gölü’nün batı kıyısına bakan Orta (OTÇ) ve Geç Tunç Çağı’nda (GTÇ) Kaymakçı ve çevresinde kazı ve ilgili araştırma faaliyetlerinin yürütülmesi amacıyla 2014 yılında başlamıştır. Kaymakçı, sur duvarları ile çevrili bir kale, kale dışı yerleşim alanı ve çeşitli kalıntılardan oluşmaktadır. Gediz Nehri vadisinde kendi döneminin bilinen en büyük alanıdır ve bölgenin, o dönemdeki başkenti olma olasılığı yüksektir. Kaymakçı kazısı, hem MÖ 2. binyıl Orta Batı Anadolu’ya dair bilimsel bilgi, hem de Ege ve Anadolu dünyalarıyla olan bağlantıları açısından çeşitli kazanımlar vadetmektedir. Jeofizik araştırmalar, kazılar, konservasyon ve restorasyon faaliyetleri yerleşimin mimarisini ortaya çıkarıp korurken, uluslararası akademisyen ve öğrenci ekibi ise Kaymakçı’nın eski topluluklarına ve yaşadıkları dünyaya ışık tutmak için elde edilen malzemeleri ve çevresel kalıntıları incelemektedir.

Yerleşim

Kaymakçı Kalesi, Marmara Gölü seviyesinden yaklaşık 140 metre yükseklikte bir mika-şist anakaya sırtının üzerinde yer almaktadır. Merkez Lidya Arkeolojik Yüzey Araştırması (CLAS) sırasında Kaymakçı, Orta ve Geç Tunç Çağlarına tarihlenen ana yerleşim dönemi süresince Marmara Gölü havzasında bulunan altı çağdaş kalenin sadece en büyüğü değil, aynı zamanda 8.6 hektarlık alanı ile MÖ 2. binyılda Batı Anadolu’nun bilinen en büyük kalesi olduğu anlaşılmıştır. Arkeolojik buluntular ve Hitit metinleri doğrultusunda yeniden yapılandırılan Batı Anadolu’nun tarihi coğrafyasına dayanarak, Kaymakçı, Seha Nehri Bölgesi’nin krallığının GTÇ dönemindeki başkenti olmaya en olası adaylardan biridir.

Kazının ilk yıllarında kalenin 3 temel bölüme odaklanılmıştır: Savunma sistemi (81.551 ve 95.555 alanlar); iç kale alanı (93.545, 97.541, ve 98.531) ve güney teras (99.526 ve 108.523/109.523). Tanımlanan seramik ve/veya mimari evrelere dayanarak ve kalenin bize verdiği güncel verilerle oluşturulan MÖ 2.binyıl kronolojisine göre, OTÇ boyunca (yalnızca seramiklerle temsil edilir) kale, daha farklı ve kısıtlı iskân sunarken, GTÇ’de ise daha yoğun evrelerle güçlü bir iskan görülmektedir. GTÇ iki döneme ayrılır: Geç Tunç 1 (MÖ 17. yy’dan 15. yy’a dek) ve Geç Tunç 2 (MÖ 14. yy’dan 13. yy’a dek). Sınırlı seramik buluntular, bölgedeki GTÇ’nin sonu veya Erken Demir Çağı faaliyetlerini temsil edebilir, ancak bölge bu süreden sonra tamamen terk edilmiş görünmektedir.

Umarız süregelen kazılar ve gelecekte planlanan kalenin dışında yapılacak kazı çalışmalarının Kaymakçı’nın terk edilişinin -insan kaynaklı veya çevresel koşullardan kaynaklanan ya da her iki seçenek de- gizemine ışık tutacaktır. Ayrıca, kale dışı yerleşimi, mezarlıktan sırta kadar, yamaç sırtlarını ve göl kıyısı boyunca alanın tamamını aydınlatabilir.

Kazı Alanları

9 x 9 metrelik kazı alanı, kalenin kuzeybatı kesimindeki sur duvarı boyunca yer almaktadır. Kazılar, jeofizik sonuçları doğrulamayı ve surların tarihi ile sur biçimlerini keşfetmeyi amaçlamaktadır. Jeofizik sonuçlarda da görülebilen 2 metre genişliğinde duvarlara sahip büyük burç benzeri yapıların yerel Geç Tunç 2 aşamasında inşa edildiği anlaşılmaktadır. Bu yapılarla savunmasız olan bölge böylece güçlendirilmiştir. Kazı alanı sorumlusu: K. Egerer (2014); E. Kaner (2019).

9 x 29 metrelik bir dikdörtgen ve 9 x 9 metrelik bir ilaveden oluşan bu “L” şeklindeki alan, kalenin kuzey surları boyunca yer almaktadır. Kazılar kapı yapısını düşündüren jeofizik sonuçlarını test etmeyi amaçlamaktadır. Bölgede, 2 metre genişliğindeki GTÇ sur duvarının orijinal inşası ve birkaç bina ve olası bir geçit de dâhil olmak üzere çeşitli inşaat ve yaşam faaliyeti evreleri görülmektedir. Kazı alanı sorumlusu: K. Egerer (2015); E. Kaner (2019).

19 x 19 metrelik kazı alanı, Kaymakçı iç kalesinin en üstteki badem biçimli terasında yer almaktadır. Kalenin bu en korunaklı alanının tarihini ve işlevini belirlemeyi amaçlayan kazılar, 1.5 metre genişliğindeki alanı çevreleyen duvarı ve en az 16 yarı-dairesel anakayaya oyulmuş yapıların bulunduğu büyük, açık bir alanı ortaya çıkarmıştır. Kesilmiş anakaya ve harçsız örme tekniklerinin kombinasyonuyla inşa edilen bu yapılar, muhtemelen başlangıçta tahıl siloları veya diğer depolama tesisleri olarak kullanılmış ve yerel Geç Tunç 1 ve Geç Tunç 2 aşamaları boyunca boşaltılmış ve ikincil dolgularla doldurulmuştur.

Kazı alanı sorumlusu: D. Plekov (2015, 2016); C. Scott (2015).

Kaymakçı iç kalesinin dış terasında ve kısmen aşağıda yer alan 19 x 19 metrelik alanın kazısı, iç kalenin bu alanının tarihini ve işlevini keşfetmeyi amaçlayarak, diğer kazı alanlarında da bulunanlara benzer yarı-yeraltı depolama yapılarını ortaya çıkarmıştır. Ek olarak, açık avlu ve dar bir koridorun karşısında bulunan en az üç adet bina yapısı da ortaya çıkarılmıştır.

Bu binalar küçük odalara bölünmüştür. Bunlardan bazıları yassı taşlarla döşenmiş, bazıları ocak/fırın gibi yapılar bulundurmakta ve bazılarında da büyük pitoslar ve saklama kapları bulunmaktadır. Stratigrafik olarak incelenen seramikler bu bölgenin Geç Tunç 1’den Geç Tunç 2’ye kadar kullanıldığını göstermektedir.

Kazı alanı sorumlusu: H. Chastene (2015); C. Scott (2019).

9 x 9 metrelik kazı alanı, iç kalenin güneyinin aşağı yamacında, güney terasla birleştiği alanın yakınında yer almaktadır. Kazılar, jeofizik sonuçları test etmeyi ve büyük bir bina kompleksinin tarihini ve kullanımını keşfetmeyi amaçlamaktadır. Bugüne kadar yapılan kazılar, muhtemelen yerel Geç Tunç 1 ve Geç Tunç 2 aşamalarında depolama amacıyla kullanılan kabaca kare planlı bir alan ve yine aynı amaca hizmet eden bu yapıya bitişik dar iki yapı daha ortaya çıkarmıştır.

Kazı alanı sorumlusu: N. Susmann (2014).

9 x 9 metrelik kazı alanı, Kaymakçı’nın güney terasının güneybatı kenarına yakın bir konumdadır. Jeofizik sonuçları doğrultusunda açıkça görülen bir bina kompleksinin duvarlarını açığa kavuşturmayı amaçlayan kazılar, ana kayaya kadar devam etmiştir ve bugüne kadarki en kapsamlı GTÇ faaliyet dizisini temsil etmektedir. GTÇ 1’in erken dönem dolguları ve diğer kanıtlar, ilk kullanımı için açık alan aktivitelerini önermektedir. GTÇ 1’den GTÇ 2’ye geçiş sürecinde koridor gibi uzunlamasına şekillenen binalar inşa edilmiş, ve bunlar domestik aktiviteler ve depolama amaçları için kullanılmaya devam edilmiştir.

Kazı alanı sorumlusu: A. Crowe (2014, 2015); C. Scott (2016); E. Kaner (2018).

Kaymakçı’nın güney terasının merkezinde yer alan 19 x 19 metrelik alanın kazılması, jeofizik sonuçlarında görülen kompleks yapılar ve bu yapıları ayıran sokaklar ile alanın “kentsel” karakterini keşfetmeyi amaçlamaktadır. Alanın güneybatı köşesinde ortaya çıkarılan çakıl taşlı geniş bir cadde, dış surları iç kale ile birleştirmektedir. Sokağın hemen kuzeydoğusunda ve bitişiğinde, dar sokaklarla ayrılmış en az üç uzun ve doğrusal yapı kompleksi ortaya çıkarılmıştır. Alanın yerleşim tabakalanması 99.526’dakine benzer şekildedir: en erken seviyeler açık hava faaliyetlerinin izlerini gösterir ve daha derindeki GTÇ 2 aşamaları, domestik aktiviteler ve depolama kullanımlarının olduğu büyük mimari kompleksler ile karakterize edilmektedir. Kazı alanı sorumlusu: J. Mokrišová (2014, 2015); D. Alberghina (2018, 2019).

Marmara Gölü Havzası Yüzey Araştırması

Merkez Lidya Arkeoloji Projesi (CLAS) 2005-2014 yılları arasında, Marmara Gölü’nü çevreleyen bölgenin tarihsel süreçteki gelişimini araştırmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bölgesel ve yoğun yüzey araştırmaları, jeofizik araştırmalar, paleo-çevresel araştırmaları ve toplanan arkeolojik buluntu çalışmaları sonucu, bu 10 senelik proje, bölgedeki Paleolitik Dönem insan aktiviteleri ve Neolitik Dönem’den bu yana bölgedeki yerleşimlerin yeniden yapılandırılarak anlaşılmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Yüzey araştırmasına dinamik bir konsept olarak baktığımız için sloganımız da prehistoryadan günümüze – ayrıca çalışmalarımız mevcut ve gelecekteki araştırmalara doğru ilerleyen bir “son nokta”dır.

CLAS projesi, 2001 yılında, Lidya ve Akamenid dönemlerine ait tümülüslerin ve mezar höyüklerinin dokümantasyonunu hedeflediğimiz büyük Lidya bölgesinde yürütülen önceki yüzey araştırmalarının doğal bir gelişimi olarak başlamıştı. CLAS projesinin başlangıç noktası, 2005 yılında Sardis ile bağlantılı olan ve Bintepeler olarak bilinen Lidyalıların kraliyet mezarlık alanıdır. Hızlıca gelişen proje, 400 kilometrekarelik bir alanda Merkez Lidya ve Marmara Gölü’nü çevreleyen alanı diyakronik olarak incelemeyi amaçlamıştır.

Araştırma yöntemi, hava ve uydu keşif teknolojileri, bölgesel detaylı bir yüzey araştırması, malzeme çalışmaları ve gölün paleo-çevresel tarihi ile zenginleştirildi. Bölgesel yüzey araştırmasında, Paleolitik Dönem’den günümüze dek 200’den fazla antik kültürel aktiviteleri tanımlayıp, belgeledik. Detaylı yüzey araştırması, bölgenin kapsamını, kronolojisini ve mümkünse, taş ocaklarından iskân görmüş höyüklere kadar daha istikrarlı insan faaliyetine sahip, yerleşimi hedeflenen bölgelerin işlevini araştırmayı hedeflemiştir. 2007’de başlayan yeraltı kalıntılarını keşfetmek için Kaymakçı çalışmalarına hava ve uydu keşif teknolojileri, yüzey araştırması, mikrotopografi ve jeofizik araştırma entegre edildi. Bu yöntem ile, Kaymakçı kalesi ve çevresindeki yamaçların ayrıntılı yüzey ve yeraltı haritalarını oluşturabildik. Böylece dış ve iç sur duvarlarının kapsamını ve sokakların, mimari blokların varlığını daha kazılara başlamadan anlayabildik.

Gygaia Limne – Marmara Gölü

Gygaia Projeleri kapsamında yürütülen araştırmaların çoğu Marmara Gölü odağında gerçekleşmiştir. Ne de olsa projenin adı buradan gelmektedir. Bizim göle dair araştırmalarımız 10,000 yıl öncesinden günümüz iklim sorunlarına kadar geniş çaplı bir zaman dilimini kapsamaktadır. Göl havzasının kuzeyi boyunca yer alan doğal kaynaklar, özellikle de Akpınar kaynağı, tarih boyunca muhtemelen küçük de olsa bir su kütlesini korumuştur. Kış yağmurları ve yüzey akışları da bu su kütlesini güçlendirip, beslemiştir. Buna rağmen, sıcak ve kurak yazlar gölün çevresinde büyük dalgalanmalara sebep olup, tarih boyunca gölü kısmen de olsa kuruttuğu bilinmektedir.

Şüphesiz ki, göl, sığ olup (en derin noktası 6 metredir) çok geniş bir alana yayılmıştır. Dinamik su kütlesi, bu sebeple, mevsimsel ve iklimsel rejimlerle değişip, bölgenin dini ve manevi bir bileşeni olarak büyük ilgi görmüştür. Ancak bu hassas doğal tabiat, tarih boyunca ve günümüzde de insanlar tarafından değişikliğe uğratılmaktadır. Bizler, göle yapılan ilk müdahaleden günümüzde yapılan Gördes ve Demirköprü barajlarına kadar uzanan bu tarihi araştırmaktayız.

Göl ile ilgili devam eden proje ve araştırmalar, Tunç Çağı yerleşimi olan Kaymakçı’nın arkeobotanik ve zooarkeolojik koleksiyonları ile bitki ve hayvan kalıntısı araştırmaları; hala süregelen biyolojik çeşitlilik araştırmaları, göl ile ilgili ritüel kültürü, paleotopografik karot alma, tortu DNA’sı, ilkim rekonstrüksiyonları, ve sadece bölgenin yerel önemini değil 18. yy’daki bölgesel önemini de vurgulayan ve sonraki dönemlerde sulak arazi yönetim politikalarını gösteren detaylı Osmanlı arşiv incelemelerinden oluşmaktadır.