Kategori: Seslerimiz

Seslerimiz

Araziden Seslerimiz (2021-04-16)

MÖ 2. Binyılda Batı Anadolu Üzerine Çevrimiçi WANAT Sempozyumundaki Sunumlar

Gygaia Projeleri

Kaymakçı ve Marmara Gölü havzası, WANAT sempozyumunda çok iyi temsil edildi—İkinci Binyılda Batı Anadolu: Son Gelişmeler ve Gelecek Beklentiler—üç kurum arasındaki işbirliği (Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED), Charles Üniversitesi Sanat Fakültesi (Prag) ve Eberhard Karls Tübingen Üniversitesi ANAMED’in ev sahipliğinde gerçekleşti. Çoğu KAP ve CLAS’tan gelen materyalleri içeren proje üyelerinin makaleleri için aşağıya bakın!

Tipoloji ve Elementler: M.Ö. İkinci Binyılda Batı Anadolu Metal Endüstrisine Genel Bir Bakış

Dalila M. Alberghina ve Miloš Roháček

Özet: Batı Anadolu’daki antik metalurji endüstrileri üzerine yapılan araştırmalar, öncelikle tüm yarımada boyunca MÖ 3. binyılı karakterize eden önemli teknolojik, stilistik ve kültürel gelişmelere odaklanmıştır. MÖ 2. binyılda siyasi olarak parçalanmış ve bir şekilde kültürel olarak geri kalmış bir bölge algısı, Orta Tunç Çağı ve Geç Tunç Çağı dönemlerine ait materyal kanıtların yorumunu derinden etkiledi. Bu nedenle, bölgede MÖ 2. binyıla tarihlenen hızla artan metalurjik veri miktarının analizi, genellikle yalnızca Ege ve Orta Anadolu’nun daha iyi bilinen çağdaş kültürel ufuklarına yakınlık ve/veya bunlardan farklılık açısından yapılmıştır.

Tipolojik ve arkeometrik veri setlerinin entegrasyonu yoluyla, bu sunum Batı Anadolu’daki Orta ve Geç Tunç Çağları metalurji endüstrilerindeki gelişmeler hakkında güncel bilgi durumunun bir analizini sağlamayı amaçlamaktadır. Orta Gediz Nehri vadisindeki Kaymakçı’nın MÖ 2. binyıl kalesinden yeni arkeometrik verilerin analizi burada hem kıyı hem de İç Batı Anadolu’da bulunan yerleşimlerden toplanan, tipolojik olarak sınıflandırılan ve analiz edilen yayınlanmış metal öğelerin genel görünümü ile birleştirilmiştir.

Yayınlanmış veri setleriyle olan karşılaştırmalar, hammaddenin bulunduğu yerler, ticaret, teknolojik ve stilistik tercihler bağlamında varolan ortak modellerin, çeşitlendirilmiş stratejilerin önemini vurgular. Sonuçlar yerel metal endüstrilerinin artan düşüşü fikrine karşı bir antitezi ve Orta ve Geç Tunç Çağı’nın Batı Anadolu metalurjik ufuklarını karakterize eden harici girdiler ve otonom yeniliklerin kombinasyonunun vurgulanmasını içermektedir.

Geç Tunç Çağı Batı Anadolu’sunda Hayvancılık

Canan Çakırlar, Francesca Slim ve Şengül Fındıklar

Özet: Hayvancılık, Tunç Çağı topluluklarının, Geç Tunç Çağı erken şehir toplumlarına ekonomik ve sosyopolitik olarak evrilmesine paralel olarak uyum sağladı. Bu toplumsal değişikliklerin izlerine Miken Yunanistan’ı ve Hitit Anadolu’su idari merkezlerinin metinlerinde ve zooarkeolojik kayıtlarında rastlanabilir. Hayvan ekonomisinin merkezileşmesi ve yoğunlaşması hayvansal ürünlerin çalışan nüfusu beslenmesine, askeri güçlerin desteklenmesine ve saray ve dini merkezlerin tedarik edilmesine izin verdi. Saray merkezleri yün ve et üretmek için büyük sayılardaki keçi ve koyun sürülerini kontrol etti. Büyükbaş hayvanlar ise tarım işleri ve prestij için önemliydi. Domuz hayvancılığı Yunanistan ve Anadolu’daki merkezi yerlerde değişkenlik gösterse de Hitit Anadolu’sunda dahi küçük çaplı domuz hayvancılığı halka yemek ve domuz yağı sağladı.

Anadolu ve Yunanistan Geç Tunç Çağları’nda hayvan ekonomilerini anlamamıza yardımcı olan temel kaynak Hitit ve Miken merkezlerinden elde edilen zooarkeolojik verilerdir. Batı Anadolu’daki kazılarda faunal kalıntıların sistematik toplanması ve analizi, bölgedeki temel geçim kaynaklarını, ekonomik ve sosyopolitik düzenini anlamamıza yardımcı oluyor. Bu sunumda, Kaymakçı, Troya, Klazomenai ve Beycesultan’da toplanan faunal kalıntılardan yola çıkarak Batı Anadolu’daki hayvancılığı anlamaya çalışacağız. Aynı zamanda, temel hayvansal gıdanın (keçi, koyun, büyükbaş ve domuz) göreceli önemi karşılaştırılacak ve hayvanların mortalite ve biyometrisinden bölgedeki hayvancılık stratejileri anlaşılacaktır. Sunumu, bağlantılar, ölçü, ekoloji ve kültürel etkileşimler gibi Batı Anadolu zooarkeolojisinde potansiyel yeni tartışma noktalarını detaylandırarak bitireceğiz.

Mat ve Çoğunlukla Bezemesiz Monokrom (Tekrenkli) Çömlekler mi, Yoksa Batı Anadolu M.Ö. İkinci Binyıl Çömlekçiliğinin Gizli Güzelliği mi?

Peter Pavúk ve Tunç Kaner

Özet: Uzmanlar Batı Anadolu’nun daha ünlü komşularının gölgesinde kaldığından şikayet ettiğinde, ailenin en ihmal edilen üyesi her zaman yerel çömlekler olmuştur. Zaten çanak çömleklere gösterilen ilginin azlığı neredeyse her zaman Miken ve diğer boyalı mal grupları ile ilgili olmuştur.

Bu sunum, Batı Anadolu Orta ve Geç Tunç Çağı çanak çömlek geleneklerinde tanınan genel özelliklere ve bu özelliklerin komşu bölgelerde gördüklerimizle nasıl eşleştiğini (veya eşleşmediğini) incelemektedir. İşlevsel ve teknolojik ama aynı zamanda estetik yönleri de kapsayan, çanak çömlek repertuarının içerden ve dışardan nasıl görüldüğünü bakış açımıza yansıtıyoruz.

Troya, Kaymakçı, Bakırçay Vadisi ve Bademgediği Tepe’de ilk elden edinilmiş çanak çömlek hakkındaki bilgilerimize dayanarak, Batı Anadolu çanak çömleğinin yapılandırılmış bir görünümünü, bu geniş alana yayılan çeşitli malların yüzey işlemleri ve dekoratif unsurları göz önünde bulundurularak dağılımlarını aktarıyoruz. Hangi yönlere vurgu yapıldığına bağlı olarak, bölgenin farklı şekillerde nasıl yapılandırılmış olabileceğini netleştirmeye çalışıyoruz. Şekiller açısından, Batı Anadolu ve Batı Anadolu’nun doğu ve batı komşuları arasında görülen mutfak kaplarının yapım gelenekleri karşılaştırılması gibi genel olarak fonksiyonel kategorileri inceliyoruz. Bunu yapmanın mümkün olduğu yerlerde, binyıl boyunca meydana gelen değişiklikleri de ele alıyoruz.

Pars pro toto (bütünden alınan bir kısım) gibi, Gri Anadolu Mal Grubu ve Altın Mika Astarlı Mal Grubu da bizim çalışma konumuz. Batı Anadolu’nun büyük bir kısmının sadece yüzey araştırmalarında bulunan yüzey buluntularıyla bilinmesine rağmen, bizler 2020 bilgileriyle bölgenin bütünsel resmini sunmayı amaçlıyoruz.

Batı Anadolu ve Komşuları: Geç Tunç Çağı Boyunca Bağlantılar ve Değiş Tokuş

Magda Pieniążek

Özet: Artan arkeolojik ve metinsel kanıtlar, Geç Tunç Çağı Batı Anadolu’sunun, iddialı iç ve dış politikalar yürüten Arzawa, Mira veya Seha Nehri Ülkesi gibi güçlü yönetimlerin egemen olduğu bir kültürel manzara resmi olarak görülüyor. Böyle bir gelişme, güçlü bir ekonomik sisteme dayanıyor olmalıydı ve değiş tokuş kesinlikle ekonominin en önemli bileşenlerinden biriydi. Daha eski ve yakın tarihli Batı Anadolu kazılarından elde edilen kanıtlar, Ege, İç Anadolu ve aynı zamanda Doğu Akdeniz’de daha uzak bölgeler ile takas ilişkilerini göstermektedir. Özellikle Milet, Bakla Tepe, Panaztepe, Beşik-Tepe veya Troya gibi Ege kıyılarında bulunan sit alanlarından gelen buluntular, bu bölgenin Geç Tunç Çağı’nda bölgesel ve bölgelerarası ticaret ağlarındaki rolünü göstermektedir. Bu durum hem kıyı boyunca uzanan deniz yollarını hem de Ege ile İç Anadolu’yu birbirine bağlayan kara yollarını ifade etmektedir.

Batı Anadolu bölgelerinden bazıları üretim merkeziydi ve önemli ölçüde ithal mal “tüketicileriydi,” diğer bölgeler ise bölgesel veya bölgelerarası düzeyde önemli bir aracı rolü oynamış olabilirler. Kanıtlar sadece karnelyan, cam, fayans takıları veya yabancı çömlekler gibi kişisel süs eşyaları değil, aynı zamanda çeşitli silah türlerini, mühürleri ve diğer nesneleri de içerir. Bu sunum yalnızca ne tür nesnelerin taşındığı ve değiş tokuş edildiği sorusunu değil, aynı zamanda bölgeler arası iletişimin nasıl yapıldığı, hangi deniz yollarının kullanılmış olabileceği ve bunun arkasında kimin olabileceği sorusuna da değinerek–kimin sponsor ve organizatör olarak hareket ettiğini–soruyor.

M.Ö. İkinci Binyılda Kaymakçı’nın Mekânsal Yapısı ve Stratigrafisi

Christopher H. Roosevelt

Özet: Gediz Nehri vadisinin Marmara Gölü havzasındaki Kaymakçı sırtında yer alan kalıntılar, Batı Anadolu’daki MÖ 2. binyıla tarihlenen bir sitadelin mekânsal yapısının tamamen keşfedilmesine olanak sağlamaktadır. Seyitömer gibi geniş çapta kazılmış alanlar dışında, kazı çalışmaları başlamadan önce, bölgedeki hiçbir yerleşim mekânsal yapının bu kadar eksiksiz bir resmini sunamamıştır. Kaymakçı’nın hem birincil kullanım döneminden sonra terk edilmesi hem de minimum tortu birikimine izin veren açık konumu sayesinde, MÖ 2. binyıl kalıntıları yüzeyde veya yüzeye yakın seviyede korunmuş ve kalıntılara zarar vermeyen yöntemler ile tespit edilmesine olanak sağlamaktadır (örneğin mikrotopografi ve jeofizik). Ancak yüzey seviyesinin bu denli yakınındaki kalıntıların tabakalanması ve tarihlenmesinin öğrenmenin tek yolu kazı çalışmasıdır. Yapılan kazılar, şaşırtıcı olmasa da Kaymakçı’nın iskan tarihinin MÖ 2. binyıl olduğunu pekiştirmiştir. Yüzeyin hemen üzerinde yer alan kalıntıların doğal ortama direkt teması ve doğal erozyonla birlikte oluşan antropojenik bozulma, Kaymakçı Geç Tunç Çağı’nın son evrelerinin farklı şekilde korunması ile sonuçlanmış ve bu nedenle kalıntılar bazı alanlarda korunmuş olsa da bazı alanlarda da aşınmıştır. Sadece yüzey araştırmaları ile tespit edilmiş diğer yerleşimlerin mekânsal yapılarına atıfta bulunan bu sunum, Kaymakçı’nın mekânsal yapısını stratigrafik kanıtlar ile destekleyerek alanın en çok aşınmış kısmı ile en iyi korunmuş bölgelerinin tarihlendirilmesi ve gelişimini tartışmaktadır.

Batı Anadolu, Kaymakçı Tunç Çağı Tahıl Kalıntılarının Kararlı Karbon (δ13C) İzotop Analizlerinin Ön Değerlendirmesi

Nami Shin ve Benjamin Irvine

Özet: Batı Anadolu’da yer alan Geç Tunç Çağı’na tarihli Kaymakçı sitadelinde gerçekleştirilen daha önce detaylı bir şekilde araştırılmamış arkeobotanik analizler, bölgenin tarımsal modeli ve uygulamaları hakkında yeni bilgiler sağlamaktadır. Sitadelin büyüklüğü, konumu ve birkaç çağdaş sitadele olan yakınlığı Kaymakçı’nın önemini ortaya koymakta ve bu farklı kaleler arasında daha geniş bir etkileşim ağının potansiyeline işaret etmektedir. Kaymakçı’da ele geçen arpa (Hordeum vulgare) ve buğday (Triticum aestivum/durum) taneleri üzerine yapılan karalı karbon (δ13C) izotop ön analizleri, sitadel sakinlerinin tarımsal uygulamaları hakkında yeni bilgiler sağlamaktadır. Kaymakçı’da bugüne kadar yapılan arkeobotanik analizler, alandaki başlıca ekinlerin arpa (Hordeum vulgare), buğday (Triticum aestivum/durum), burçak (Vicia ervilia), nohut (Vicia ervilia) ve üzüm (Vitis vinifera) olduğunu ortaya koymuştur. Mevcut arkeobotanik verilere tamamlayıcı olarak, arpa ve buğday örneklerinin kararlı karbon izotop analizleri, sulama veya mevsimsel göl kenarı sularını da içeren bitki yetiştiriciliğinin uygulamalarının olası kullanımının anlaşılmasında yardımcı olacaktır. Kaymakçı’dan elde edilen tahılların kararlı karbon izotop analizleri, yalnızca sitadel için değil, Batı Anadolu için de tarımsal uygulamaların yeniden yapılandırılması için veriler sunmaktadır.

Gygaia Projeleri’nden daha fazla gönderi için bizimle kalın!

Araziden Seslerimiz (2021-04-02)

Marmara Gölü Havzasında Bahar ve Asfodel’in (Kiriş / Çiriş Otu) Çiçeklenmesi

Gygaia Projeleri

Nisan ayı başlarında göl havzasına yaptığımız gezide, Kaymakçı’nın ilkbahar havasını içimize çektik!

Trafik
Otlayan koyunlar

Kayıt: Bahar manzarasının sesleri

Gygaia Projeleri’nden daha fazla gönderi için bizimle kalın!

Araziden Seslerimiz (2021-02-16)

Kış Tatili: Ziyaret için Bir Fırsat

Gygaia Projeleri

Koç Üniversitesi’nin kış tatilinde şehirden kaçmak için fırsat kapıya vurdu…

Açık gökyüzü ve kış bitkileri
Tarihi göller…
… ve onlara sıklıkla eşlik eden sazlıklar
Önceki dönemlerin planlanmış toplulukları

Gygaia Projeleri’nden daha fazla gönderi için takipte kalın!

Araziden Seslerimiz (2021-01-15)

Journal of Archaeological Science: Reports’ta Tarımsal Uygulamalar Üzerine Yeni Bir Yayın

Gygaia Projeleri

Journal of Archaeological Science: Reports’ta Kaymakçı’daki tarım uygulamaları ile ilgili yeni bir yayının çıktığını paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Ayrıntılar için aşağıya bakın!

Batı Anadolu Tunç Çağı Kaymakçı’da Tarım Uygulamaları (Agricultural Practices at Bronze Age Kaymakçı, Western Anatolia)

Nami Shin, John M. Marston, Christina Luke, Christopher H. Roosevelt ve Simone Riehl

Özet: Türkiye’nin batısında MÖ 2. binyıldan kalma bir yerleşim yeri olan Kaymakçı’daki arkeobotanik analiz, Orta Batı Anadolu’daki Tunç Çağı tarım uygulamaları için ilk bulguları veriyor ve bir bütün olarak Batı Anadolu için çok az sayıda çağdaş veri setinden birini temsil ediyor. Kaymakçı’da geçmişte yaşayanların, arpa, serbest harman buğdayı, acı fiğ, nohut ve üzüm gibi başlıca mahsullerle çeşitlendirilmiş bir tarım sistemini benimsediğini görüyoruz. Mahsul taksonlarının mekansal analizi, yerleşim genelinde buğday ve nohutun geniş dağılımını gösterirken, artzamanlı analizin ilk sonuçları, zaman içinde buğday tarımının daraldığını gösteriyor. Çalışmada, Kaymakçı’nın arkeobotanik bulguları, Ege ve Anadolu’daki tarım uygulamaları ile karşılaştırıldığında, belirgin bir melez olarak ara bir konumu temsil ettiği görülür. Sonuç olarak, bu çalışma, Doğu Akdeniz’in az çalışılmış bir bölgesinde Geç Tunç Çağı tarımı üzerine değerli ve yeni bir bakış açısı sunmaktadır.

Gygaia Projeleri’nden daha fazla gönderi için takipte kalın!

Araziden Seslerimiz (2020-11-30)

ASOR 2020 Sanal Yıllık Toplantısındaki Sunumlarımız

Gygaia Projeleri

Haberler güzel! American Schools of Oriental Research (ASOR) Yıllık Toplantısı’ndaki “Yakın Doğu’nun Çevresel Arkeolojisi” ve “Anadolu” oturumlarında Kaymakçı ve Marmara Gölü havzası çok güzel bir şekilde temsil edildi. Daha fazla bilgi ve ekip üyeleri tarafından sunulan harika çalışmalar için aşağıya bakın.

Beslenme ve Depolama: Tunç Çağı Batı Anadolu’da Beslenme ve Popülasyonu Anlamak (Before Croesus’s Gold: Metalworking in the Gediz River Valley during the Second Millennium BCE)

Dalila Alberghina

Özet: Gediz Nehri Vadisi’nde, Demir Çağı’ndaki metal işçiliğinin gelişimi, özellikle Sardis bölgesindeki metal buluntuları ve üretim alanları üzerinde yapılan çalışmalarla dikkatle incelenmiştir. Ancak daha önceki dönemlere gelince, bu bölgedeki metal tedariki, ticareti ve üretim stratejilerinin incelenmesi için yeteri kadar veri bulunmamaktadır. Bu, özellikle, Batı Anadolu’nun MÖ 3. binyılında geçerlidir; bölgedeki metalurjinin kapsamlı araştırılması aşağıdaki sunulan aşamalara benzer bir şekilde dengelenmemesi ana sebeplerden birisidir. Troya ve Panaztepe gibi yerleşimlerde yapılan son arkeometri çalışmaları bu konuyu ele alarak hem bölgesel hem de yerleşim bazlı seviyelerde OTÇ ve GTÇ metal teknolojisinin kapsamlı analizlerine duyulan ihtiyacı doğruladı. Mevcut çalışma, Kaymakçı’nın MÖ 2. binyıl kalesindeki GTÇ metal topluluğuna odaklanıyor ve hem bağlamsal analiz hem de arkeometrik veriler aracılığıyla hammadde tedariki, teknolojik bilgi ve üretim stratejileri konularını araştırıyor. Kaymakçı veri setinin analizi, Gediz Nehri Vadisi’ndeki diğer yerleşimlerin yanı sıra GTÇ’deki metal ticareti için öngörülen rotaların kapsamı gibi önemli konuların daha fazla tartışılmasına izin verirken, Batı Anadolu bölgesi ile artzamanlı ve eşzamanlı karşılaştırması ve yüzyıllar boyunca bölgenin metal endüstrilerini karakterize eden yenilik ve süreklilik dengesi gibi önemli konuların anlaşılmasına da olanak tanır.

Sur veya Çöplük: Kaymakçı Surları Boyunca Hayvan Kalıntıları Üzerine Ortak Bir Çalışma (Fortification or Dumpster: A Collaborative Study on Animal Remains along the Fortification Walls of Kaymakçı)

Şengül Fındıklar ve Ebru Kaner

Özet: Bu sunum, surlarla çevrili bir sitadel ile hayvanların üretim-tüketim kalıpları arasındaki ilişkileri araştırıyor. Burada, Türkiye’nin batısındaki Geç Bronz Çağı Kaymakçı’nın sur duvarındaki sosyal alanları keşfederek, özellikle arkeolojik kontekstlerin kullanımı ile ilgili modelleri araştırıyoruz. Bu çalışma, Batı Anadolu Tunç Çağı üzerine çalışan bir zooarkeolog ve Anadolu savunma sistemleri üzerinde çalışan bir araştırmacının ortak bakış açıları ile mümkün hale geldi. Analizimiz, Kaymakçı surlarının kesiştiği noktada bulunan zooarkeolojik materyalin incelenmesine odaklanmaktadır. Araştırmadaki temel sorumuz, surlardaki “atık” kemiklerinin gerçekten atık mı yoksa oradaki sosyal hayatın bir yansıması mı olduğudur. Bu soru doğrultusunda, zooarkeolojik kalıntıların genel atık veya surlardaki üretim/tüketimi gösteren bulgular mı olduğunu araştırarak bir bağlama oturtup, arazi içerisindeki sosyal etkileşimleri tanımlıyoruz.

Çömlek Giydirmek: MÖ 2. Binyılda Marmara Gölü Havzasındaki  Seramik Yüzeyleri (Dressing a Pot: Surfaces in the Marmara Lake Basin during the Second Millennium BCE)

Tunç Kaner

Özet: Bu sunumu, MÖ ikinci binyıl boyunca seramik yüzey işleme ve dekorasyon uygulamalarına odaklanmaktadır. Marmara Gölü havzasından ve Kaymakçı mevkiinden Altın Mika Astarlı Seramik, Gümüş Mika Astarlı Seramik ve boyalı parçaları incelemekteyim. Bu makalenin amacı, bölgedeki seramiklerde dekorasyon ve yüzey işleme uygulamalarının nasıl geliştiğini anlamak ve böylelikle MÖ 2. bin yıl boyunca Batı Anadolu seramik gelenekleri üzerindeki etki alanlarını göstermektir. Merkez Lidya Arkeolojik Yüzey Araştırması’ndan (CLAS), geçmişte yapılmış sınırlı sayıdaki yüzey araştırmalarından ve yakınlardaki Gökeyüp’ten gelen etnografik verileri kullanarak Marmara Gölü havzasındaki dağılım ve yoğunluğu araştırıyorum. Bunun yanı sıra, Kaymakçı’daki kazılar, bölgesel verileri keşfetmek için ayrıntılı kronolojik kontrol sunuyor. Bu veri setinden, boya bezeli seramiklere kıyasla altın ve gümüş mika astarlı seramiklerdeki yüzey işlemlerine verilen anlamları araştırıyorum. Bu anlamda, seramik üretimindeki göreceli etki alanlarını, bölgesel kimliğin stilistik modalarını, taklit süreçlerini ve seramik üretiminde yerel kaynakları ve teknolojik yeniliklerini araştırıyorum.

Sitadeli Yerleştirmek: MÖ 2. Binyılda Gediz Nehri Vadisi’nin Sur Çevresindeki Peyzaj Keşifleri (Situating the Citadel: Explorations of the Fortified Landscape of the Gediz River Valley in the 2nd Millennium BCE)

Catherine B. Scott

Özet: 2005–2013 yılları arasında, Merkez Lidya Arkeolojik Araştırması (CLAS), Marmara Gölü’nü çevreleyen alanda MÖ 2. binyıla tarihlenen altı kale tespit etti. Şu anda Kaymakçı Arkeoloji Projesi (KAP) tarafından kazılmakta olan Kaymakçı, yaklaşık 8,6 hektarlık surla çevrilmiş alanıyla bu yerleşimlerin en büyüğüdür. Bu yerleşimin devasa boyutu ve diğer beş çağdaş kaleyle olan yakınlığı, Gediz Nehri vadisindeki surla çevrilmiş yerleşimlerin birbirleriyle ve içinde bulundukları çevre ile nasıl etkileşime girdiği hakkında soruları gündeme getiriyor. Bu kaleler kasıtlı bir ağı mı temsil ediyor yoksa vadinin sınırları içinde rekabet eden grupları mı temsil ediyorlar? Bu yerleşimlerin varlığı, bireylerin bu çevreyi algılama biçimini ve nasıl etkileşime girdiğini nasıl şekillendirdi? Bu çalışmada, Gediz vadisinin MÖ 2. binyıl kalelerinin GIS analizinden ilk yorumları sunuyoruz. Bu kaleler arasındaki ilişkiyi, onların yerel ve bölgesel peyzajlarının diğer yapılarla olan ilişkilerini ve peyzajdaki bireylerin onlara nasıl yöneldiğini veya onlardan nasıl kaçındığını araştırıyoruz. Ayrıca yerleşim alanı ve surların ikili rolünün, Kaymakçı’nın çevresiyle olan ilişkisini nasıl şekillendirdiğini de ele alıyoruz. Türkiye’nin batısındaki yeni yüzey araştırmaları ve kazılar, MÖ 2. binyıla tarihlenen daha fazla yerleşimi belirlemeye devam ettikçe, bu bağlamsal yaklaşımın tarihte bu dönemin yerleşim dinamiklerini nasıl keşfedebileceğimize dair yeni bir model sağlayacağını savunuyoruz.

Beslenme ve Depolama: Tunç Çağı Batı Anadolu’da Beslenme ve Popülasyonu Anlamak (Nutrition and Storage: Understanding Diet and Population in Bronze Age Western Anatolia)

Nami Shin

Özet: Bugüne kadar, Batı Anadolu’nun arkeobotanik kayıtları az sayıda yerleşim yeri tarafından temsil edilmektedir, bu durum Tunç Çağı’nda çok daha az sayıdadır. Bir sitadel yerleşimi olan Geç Tunç Çağı Kaymakçı’dan gelen bitki kalıntılarının analizi, bu yeterince çalışılmamış bölgenin tarımsal kalıpları ve uygulamaları hakkında yeni bilgiler sağlamaktadır. Sitadelin büyüklüğü, konumu ve başka çağdaş sitadellere yakınlığı, Kaymakçı’nın önemini göstermekte ve bu farklı sitadeller arasındaki daha geniş bir etkileşim ağının potansiyelini göstermektedir. Kaymakçı’dan başlayarak, bitki kalıntılarının analizi, bu arazideki tarımsal üretimde farklı çevresel ve sosyal faktörlerin nasıl rol oynadığını değerlendirmek için bir fırsat sunuyor.

Kaymakçı’da bugüne kadar yapılan arkeobotanik analizler, arpa (Hordeum vulgare), serbest harman buğdayı (Triticum aestivum/durum), acı fiğ (Vicia ervilia), nohut (Cicer arietinum) ve üzümün (Vitis vinifera) başlıca ürünler olduğunu ortaya koymuştur. Bu mahsullerin sitadeldeki dağılımına bakıldığında, arpa ve acı fiğ nispeten eşit bir şekilde dağılırken, serbest harman buğdayı ve nohut dağılımı çoğunlukla arazinin belirli alanlarıyla sınırlıdır. Mahsul tercihlerinin tespiti, artzamanlı değişiklikler, Kaymakçı’nın tohum topluluğunun çağdaş sitadellerle karşılaştırılması ve diğer bilimsel analizler, yalnızca arazideki tarım sistemini ortaya koymakla kalmaz, aynı zamanda MÖ 2. binyılda Gediz Vadisi için yeni veriler ve bilgiler sağlar.

Gygaia Projeleri’nden daha fazla gönderi için takipte kalın!

Araziden Seslerimiz (2020-11-11)

Değişen Hava ve Zeytin Sezonu

Gygaia Projeleri

Gygaia Projeleri’nden daha fazla gönderi için takipte kalın!